Eren Esirci's Profile

Joined: Sep 26, 2020

Filter By:
7.5
Overall Rating
7.5
Batman (2016) #86

Sep 26, 2020

Tynion iyi bir başlangıç yaptı. City of Bane bittiği içinde mutluyum bir yandan. Gerçekten çok kötüydü. Tom King'in hakkını da yemek istemiyorum. Sonuçta kaç sayıdır Batman yazıyor. İyi veya kötü Batman'e bir şeyler kattı. Tynion ise gayet iyi bir başlangıç yaptı dediğim gibi. Bana kalırsa sayı oldukça hızlı başladı ve oldukça hızlı ilerledi. Diyalogları ise beğendim. Tynion, biraz daha mutlu olmaya çalışan ve Batman'e ihtiyaç duymayan bir Gotham için çalışan bir Batman tasviri sunuyor. Eksik bulduğum ufak taraflarına rağmen beğendimi söyleyebilirim.

6.0
Batman (2016) #87

Sep 26, 2020

86.sayıyı beğendiğimi söylemiştim. Tynion'ı da övmüştüm. Ama anlaşılan erken davranmışım. Tynion'ın her ne kadar iyi bir başlangıç yaptığını düşünmeye devam etsem de ne yazık ki devam ettirememiş. 86'nın diyaloglarını övdüm, bu sayı diyaloglar kötüydü. 86 beni içine çekmişti, bu sayının pek çektiği söylenemez. Cheshire ile Batman'ın arasında geçen bir düello sırasında bir diyalog geçiyor. Hikayenin saçma bir şekilde Clayface'e bağlanacağını düşündüm. Sonuç: Bağlanmadı ama keşke bağlansaymış çünkü daha da beter bir şey oldu. Spoiler olmasın diye bahsetmek istemiyorum. Designer'a biraz daha değinilseymiş daha iyi olurmuş. Sonraki sayılarda kesin değinirler, sonuçta arc devam ediyor fakat bu sayıda görmek daha iyi olabilirdi.

6.5
Batman (2016) #88

Sep 26, 2020

Yine aynı burukluk devam ediyor. 86'nın iyi başlangıcı şu anlık devam etmiyor. Bu sayının sorunları ise yine 87.sayının sorunlarıyla aynı. Tekrardan yazma gereği duymuyorum. Beğenmedim ama şunu kabul etmem gerek. Her ne kadar sorunları 87.sayı ile aynı olsa da 87 kadar kötü gelmedi bana. En azından okuması 87'ye göre bir tık daha keyifliydi. Belki de aksiyonudur bunun sebebi. Bilmiyorum ama Tynion'ın daha iyi işlerini okuduk. Bu arcta olmasa da bir sonraki arclarda toparlayabileceğini düşünüyorum.

6.0
Batman (2016) #89

Sep 26, 2020

6.5
Batman (2016) #90

Sep 26, 2020

7.0
Batman (2016) #91

Sep 26, 2020

Bu arc için 88'den beri bir şey yazmadım çünkü hiçbirini tam olarak sevmiş sayılmam ve sorunlarıda aynıydı. Ama en azından 86'dan beri bu arcta sevdiğim bir sayı görmek iyi geldi doğrusu.

7.5
Detective Comics (2016) #1017

Sep 26, 2020

Açıkcası uzun zamandır böyle bir hikaye okumak istediğimi fark ettim. Bu sayı bir Batman hikayesinden çok bir Bruce Wayne hikayesi. Daha kişisel odaklı bir hikaye. Bruce, bu kez pelerin giyip süper kötülerle savaşmak yerine sivil olarak toplumsal sorunlardan birini çözmeye çalışıyor. Açıkçası bana fazla sürükleyici gelmese de bu tarz Batman öykülerini özlediğim için seve seve okudum. Bir flashback ile açılış yapıyoruz ve Bruce ile annesi Martha'nın arasındaki bağı göstermeye çalışıyorlar bize ki iyi bir şekilde gösterdiklerini de düşünüyorum. Bruce her ne kadar zengin olsa da yetim olan veya maddi imkanları olmayan çocuklara karşı duyarlı biri ve onun böyle olmasında etkili rol oynayan ismin annesi olduğunu görüyoruz. Batman öyküleri artık süper-fantastik durumlara döndüğü için arada bu tarz kişisel öyküler görmemiz gerekiyor. Sorunları Batman olarak değil de Bruce Wayne olarak çözdüğü hikayeler görmemiz gerekiyor. Taylor'ın Martha ile Bruce'un ilişkisine değinmesinin yanı sıra bir de Bruce ile Damian arasındaki ilişkiye de değiniyor. Hikaye soğuk bir dönemde geçtiği için soğuğu da her geçen kareler ile daha fazla beyazlık ekleyerek yansıtmışlar. Hatta öyle ki son karede baloncuğu görmeniz bile zorlaşıyor. Bu yönden de Blanco ile tüm ekibi tebrik etmek istiyorum. Fazla sürükleyici bulmasam da uzun zamandır okumak istediğim tarzda bir Batman öyküsüydü.

6.5
Detective Comics (2016) #1018

Sep 26, 2020

Tomasi bu sayıda birkaç şeyi birden ele almak istemiş fakat her birine azar azar değinilme durumu hiç birine yetmemiş. Bunların olması gerektiği gibi olmamasının yanı sıra tüm bu değinmek istediklerinin fazlalığı yüzünden ana soruna da odaklanılamamış. Bu sayı için fazla bir şey söylemek istemiyorum fazla beğendiğim söylenemez ama belki arc ilerledikçe toparlayacaktır. Bilemem.

8.0
Skulldigger and Skeleton Boy #1

Sep 26, 2020

8.0
Skulldigger and Skeleton Boy #2

Sep 26, 2020

8.5
Skulldigger and Skeleton Boy #3

Sep 26, 2020

8.5
Skulldigger and Skeleton Boy #4

Sep 26, 2020

9.0
The Question: The Deaths of Vic Sage #1

Sep 26, 2020

Bir The Question hayranı olarak uzun zamandır beklediğim zevki almış bulunmaktayım. Gerektiği değerin verilmediği bir karakter ama Lemire'i tebrik etmek istiyorum. Çünkü Sage'in kimyasını çok iyi çözmüş ve dersine iyi çalışmış. Hikayede gerçekleşen olaylar yetmezmiş gibi entrikayı arttırmak amacıyla bir de Sage'in geçmişini kullanıyor. Kendisini fazlasıyla ciddi alan bir sayıyla karşı karşıyayız. Her ne kadar hikayeyi takip etmek bir tık zor olsa da fazla zorlanacağınızı düşünmüyorum. Evet, hikaye bir dedektiflik hikayesi fakat klasik 'Katil Kim?' mevzularından ilerleyen bir dedektiflik hikayesi değil. Sağlam bir gizem var ve günümüz toplumunun en kötü taraflarını hiç tereddüt etmeden başarılı ve sert bir şekilde yansıtıyor. Tabii bunu yapmasından ötürü hikayenin politik yanları da var. Sage, gazetecilik yaptığı sahnelerde görüşlerini gerçekten acımadan ve hiç düşünmeden dile getiriyor. Hikayenin karanlığı ve atmosferi tam olması gerektiği gibi ve atmosfer konusunda Cowan'ın çok büyük bir payı var. Cowen, her ne kadar biraz daha taslak olarak çiziyor olsa da bu şikayet edebileceğimiz bir durum değil çünkü bir Question öyküsüne müthiş bir uyum sağlamış. Sage'in gördüğü ürkütücü ve dehşet verici suratlar panellerin gergin bir ortam sunmasını sağlıyor ve o paneller için Sotomayor'u ayriyetten tebrik etmek gerekiyor. Genel olarak Question'ı tanımayanlar için güzel bir başlama noktası ve hayranların ise zaten bekledikleri tarzda bir hikaye.

8.0
The Question: The Deaths of Vic Sage #2

Sep 26, 2020

İlk sayının sonunda Lemire'in nasıl devam edebileceğine dair şüpheye düşmüştüm fakat iyi bir temanın üzerinden kaliteli bir atmosferle öyküsünü sürdürebilmesi takdir edilesi. Bu sayıda aslında bir western öyküsü okuduk diyebiliriz. Yolu vahşi batıya düşen Sage'in yaşadığı bir olay örgüsü anlatılıyor bizlere. İlk sayıdaki yüzük ve yüzüğün sembolüne dair pek bir şey öğrenebilmiş değiliz ancak bu sayı zaten biraz daha episodikti. Şunu da bir noktada kabul etmem gerekir ki bu sayıdaki hikâyeye kendimi verebilmek yerine aklım sürekli olarak ilk sayıya gitti. Çünkü Hub City'de hâlâ daha bir ayaklanma ve kaos söz konusu, üstelik oradaki son durum nedir onu da bilemiyoruz. Aklımın sürekli oraya gitmesi belki de bu sayıdaki ana bağın tam amacına ulaşamamasından kaynaklanıyor olabilir. Lemire, oldukça kısa bir süre içerisinde Sage ile Sage'in kurtardığı bir kasabalı olan Booker'ın arasında duygusal bir bağ kurmaya çalışmış ama her ne kadar kurmaya çalışılan bu ilişki fazla batmasa da öykünün, o bağı iyi bir şekilde kullanabildiğini düşünmüyorum. Çünkü finaldeki Sage'in, Booker'ı gördüğü sahne yazarın amaçladığı duygusal etkiyi okuruna ulaştıramıyor. Yine de dediğim gibi, okurken fazla rahatsızlık duyabileceğiniz bir olay değil bu. Tekrar başka bir noktasını ilk sayıyla karşılaştıracak olursam, bu sefer hikâye akışını takip edebilmenin o kadar zor olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Hatta hiç değil. Kısa ama öz ve ilk sayıda olduğu gibi oldukça sert bir western öyküsü okuyorsunuz. Şiddetli sahneler, zaten devam etmekte olan kasvetli senaryoya psikolojik olarak daha da güç veriyor ve belirli motiflerle birlikte kurulan kompozisyon çalışmaları, Sage'in kendisini öğrenmesini sağlayan sınava dair çok temiz bir anlatı sunuyor. Tek başına kendi sayı içerisindeki öyküsüne dair vermesi gereken ne varsa size onu veren fakat daha da ötesine gitmeyen, genel hikâyenin devamlılığına dair alınan bazı bilinçli kararların tartışmaya açık olduğu bir devam sayısı bu sayı. Her okuyucu, sayfaların başından memnun ayrılmayabilir. İlk sayı kadar olmasa da yine de lezzetli ve benim aradığımı bulduğum bir sayıydı.

7.5
Venom (2018) #26

Sep 26, 2020

VENOM BEYOND arcının nereye bağlanacağı hakkında bir fikrim olmasa da şu anlık arcın çok zevkli olduğunu söylemem gerekiyor. Cates'in Venom ve Eddie ikilisini yazarken oldukça eğlendiğini düşünüyorum. Hikaye, Eddie'nin Dylan'a iyi bir baba olmak istemesi üzerinde yoğunlaşıyor. Her ne kadar öykü başka yerlere gitse de alt temada bu yatıyor. Ki sonraki sayıların yayınlanan kapaklarında da gördüğümüz üzere Dylan sandığımızdan daha büyük bir role sahip olacak gibi. Cates'in iyi yaptığı şeylerden birisi de Venom'u fazla yüceltmemesi ve güçlerini abartmaması. Bir tehdit ile karşılaştığı anda Eddie hiç bir zaman ortamdaki en güçlü kişi olmadı. Eddie'nin nasıl yumruk yediğini görmek ve zarar görebileceğini bilmek beni mutlu ediyor açıkçası. Bu karşısındaki düşmanın bize ne denli tehlikeli olduğunu gösteriyor ve onu ciddiye almamızı sağlıyor. Fazla güce sahip olan veya karşısındakini kolayca alt edebilecek güçteki karakterlerle pek aram yok doğrusu. Henüz yeni yeni tanıştığımız VIRUS ise bana bir çeşit symbiote ile War Machine karışımıymış gibi geliyor. Karakteri sevsem de fazla özgün bir karakter değil ne yazık ki ama bunu pek negatif bir özellik olarak ele alamayız. Virüs'ün tam motivasyonu hakkında elimizde net bir sonuç yok. Karakterizasyon da yeterli değil. Eddie ve Venom'un artık birbirine oldukça bağlı bir ikili olduğunu Venom'un Eddie'nin kopmuş kolunun eksiğini giderdiği veya Venom'un Eddie'yi ölümden son anda kurtardığı panellerle gösteriyorlar. Genel olarak okuması oldukça zevkli bir konu. Mükemmel veya çok iyi değil ama eğlenceli.

8.5
We Only Find Them When They're Dead #1

Sep 26, 2020

We Only Find Them When They're Dead(oldukça uzun bir isim) bana kalırsa iyi bir başlangıç. Fakat beklediğimin biraz altındaydı. Seri başlamadan önce oldukça büyük bir hype yaratmıştım kendime ama sayının -her ne kadar iyi bir sayı olsa da- bunu karşıladığını düşünmüyorum. Yine de kesinlikle kötü değil. Başlangıç için biraz yavaş olsa da serinin sonradan açılacağından şüphem yok. Seride olacak olaylar için bizi hazırlama aşamasındalar şu anda ve iyi bir zemin oluşturdular doğrusu. Özgün bir dünyanın kapılarını aralıyoruz. Hikayenin iyi olması için ellerinden geldiğini yaptıklarına eminim. İnanılmaz derecede iyi tasarlanmış bir evren okuyacağımıza da şüphe yok. Renkler de muazzam bir şekilde kullanılmış. Die Meo'nun çizimlerine yapabileceğim kötü bir eleştiri yok zaten. Her yer cafcaflı ve oldukça çarpıcı. Gözlere de iyi bir görsel şölen sunuyor. Gördüğünüz gibi çoğu yanını beğendim fakat hem çok yavaş ve ağır başladı hem de benim beklentimi karşılamadı. Yine de muhteşem bir sayı, bu sayı kötü demek değil. Sadece benim beklentime göre altta kaldı. İyi ve kaliteli bir bilim-kurgu serisi arayanlar varsa bu seriye bir şans tanıyabilirler.

Reviews for the Week of...

April

March

More